Oyun, çocuğun gelişiminde çok önemli bir yer tutar. Fiziksel gelişimi destekleyip enerji atmasını sağlamanın çok daha ötesinde kazanımlar verir çocuğa. Bir grup içinde sözlü ya da sözlü olmayan şekilde kendini ifade etmeyi pratik eder. Diğer arkadaşlarının cümlelerini, tepkilerini, mimiklerini ve beden dillerini tanır. Sıra bekleme, takip etme gibi önemli davranışları gelişir. Alan ve oyun malzemesi kullanımı konularında özen duygusu gelişir. Paylaşmayı, kurallar koymayı-uymayı, uzlaşmayı, paylaşmayı, işbirliği yapmayı, problem çözmeyi oyunla pratik eder. İnisiyatif kullanmak, sorumluluk ve risk almak gibi önemli kavramlarla oyunla tanışır. Oyun oynanmadan dolu dolu yaşanan bir çocukluktan da bahsedilemez. Sosyal hayatının içindeki duruşunu belirleyebilmenin yolu da gene oyunlardan geçer.
Her çocuğun mutlaka deneyimlemesi gerektiğine inandığım geleneksel çocuk oyunlarından bahsetmek istiyorum.
Körebe: Sınırlı alanda oynanması gereken bir grup oyunudur. Oyuncular bir halka oluştururlar. Ebe olan çocuğun gözleri bir eşarpla bağlanır, halkanın ortasında kendi etrafında birkaç tur döndürülür ve oyun başlar. Körebe mekana dağılan oyunculardan birini yakalamak zorundadır. Oyuncular ebeyi sesleriyle yönlendirirler, şaşırtmacalar yaparak yakalanmamaya çalışırlar.
Gözleri kapalı bir şekilde hareket etmek, yön bulmak, ses tanımak, bedenine güvenmeyi öğrenmek ebe olan çocuğun deneyimleri iken gözleri kapalı bir çocuğu koruma sorumluluğu diğer oyuncularındır.
Seksek: 8 adet kare ya da yuvarlak kutunun zemine çizilmesiyle oynanır. Oyun malzemesi düz bir taştır. Oyuncu öncelikle taşı 1. kutuya atar. Taş çizgi üzerine gelir ya da alan dışına çıkarsa oyun sırası diğer oyuncuya geçer. Taş sınır içinde kalırsa tek kareleri sekerek geçer. İkili karelerde çift ayakla basabilir. 8’den geri döner, 1. kutudaki taşını alır ve ilk turu tamamlar. Sonra 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 diye devam eder. Taşın içinde olduğu kutuya basmadan sonraki kutuya sekerek geçilmelidir. 8 kutu bu şekilde bittikten sonra tekrar 1’e dönülür. Bu defa taş ayakla itilir tüm kutulardan kaydırılarak ilerletilir. Oynayanın çizgiye basıp basmadığını gözlemlemek, diğer oyuncuların sırasını ve kaldıkları yerin takibini yapmak tüm oyuncuların sorumluluğudur.
Oyuncunun tek ayak üzerinde dengede durabilmesi ve hareket edebilmesi oyunun en önemli kazanımıdır. Taşı kutu içine isabet ettirmek için el-göz-algı koordinasyonunu kurmalıdır.
İp atlama: Oyun malzemesi uzunca ve kalınca bir iptir. İpin iki ucunu birer çocuk tutar. Ve tek bir yöne doğru çevirirken ‘Laleli Belkıs, İçeriye gir kız, ipten tut kız, dışarıya çık kız’ diye tekerleme söylerler. Sırası gelen tekerlemenin başlamasıyla dönen ipin içine girip tekerleme boyunca ip atlar ve çıkar. Oyunu oynayanların isteğine göre başka şekillerde de oynanabilir.
Atlayanın fiziksel kondisyonunun yanı sıra ipin dönüşüyle olan uyumu yakalaması önemlidir.
İstop: Oyun malzemesi bir toptur. Bir çocuk topu havaya doğru fırlatır ve bir oyuncunun adını söyler. Adı söylenen topu yere değmeden yakalamaya çalışırken diğerleri olabildiğince uzaklaşırlar. Topu yere değmeden yakalarsa hemen başka bir isim söyler ve havaya atar. Top yere değerse yakaladığı anda ‘istop’ diye bağırır, herkes olduğu yerde kalır ve topu atarak birine isabet ettirmeye çalışır. Vurulan oyuncu bir puan kaybeder. 3 puan kaybeden oyuncuya bir isim takılır ve oyuna o isimle devam eder. Tempolu ve heyecanlı bir oyundur.
Topu düz bir şekilde yükseğe fırlatmaya çalışmak en önemli beden faaliyeti olsa da havaya bakıp topu takip ederek koşmak da oldukça zor bir deneyim.
Yakan Top: İki takım halinde oynanır. Oyun için sınırlar belirlenir. Bir takımın oyuncuları iki uca geçer ve ortaya sıralanmış diğer takım oyuncularını topla vurmaya çalışırlar. Ortada olan takım oyuncuları vurulmamaya çalışırken bir taraftan da topu yakalamalıdır. Topla vurulan oyundan çıkar. Yakalanan her top yakalayana bir can kazandırır. Bu canlar kadar vurulabilir ya da oyundan çıkmış bir arkadaşını oyuna tekrar alabilir. Tüm oyuncular vurulup oyundan çıktıktan sonra takımlar yer değiştirir.
Çok eğlenceli ve heyecanlı olan bu oyunda grupla beraber alan içinde gelen toptan eğilerek, zıplayarak, yana kaçarak kurtulmaya çalışmak süratli düşünüp harekete geçmeyi sağlar. Sahip olduğunu paylaşmak ya da vermek de bu oyunun kattığı değerlerden biridir.
‘Çocuk oyunları hayatın bir çekirdeğidir. Bütün insanlar orada gelişir, büyür ve oluşur. İnsanın en güzel ve en olumlu yetenekleri orada yükselir.’ (Frobel)
Nursabah DAŞDELEN ÇİFTÇİ
Dans Eğitmeni