Sosyal İzolasyon Tamam Peki Ya Evdeki Sınırlar

Aile içi ilişkiler ve çocuk gelişimiyle ilgili düşünürken sınırlar konusu sıklıkla gündeme gelen temel başlıklardan biri olmuştur. Sağlıklı sınırlar oluşturabilmenin çocuğu koruyucu, destekleyici, yaşama hazırlayıcı ve güvenli aile yapısını koruyucu işlevleri yeni konular değil. Peki, içinden geçtiğimiz şu dönemde ne oluyor da kendimizi hem sınırlarımızın çok ihlal edilmesinden hem de fazla sınırlandırılmaktan şikâyet ederken buluyoruz? Bir taraftan sosyal hayatta sahip olduğumuz mesleki kimliklerimizin hikmeti azalırken sorumluluklarının devam etmesi, bir taraftan güncel meselelerin yarattığı stres ve diğer taraftan çocukların akademik ve sosyal gelişimleri açısından anne-babaların artan sorumluluklarıyla, ebeveyn dayanıklılığını sınayan bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde ben-sen, içeri-dışarı, sosyal hayattaki ben-evdeki ben sınırlarının karışması evdeki ilişkisel sınırlara da zarar vermeye başlamış olabilir. Sosyal medyada çocuklarla sağlıklı sınırları ve rutini korumak için mücadele ederken derbeder olan ebeveyn skeçlerini hepimiz eğlenerek izliyoruz; lakin süreç uzun, konu önemli: mahremiyetimizi kaybediyoruz. Bu yazıda içinde bulunduğumuz mecburi şartları bir mahremiyet istilasına çevirmemek için çocuklarla sağlıklı sınırlar oluşturmak ya da var olanları korumak konusunu ele almayı deneyeceğim.

Rutinler: İçinden geçtiğimiz dönemin şartları gereği zaman zaman zorlansak ve ümitsizliğe kapılsak da çocuklarla olan ilişkimizde kendine ve kararlarına güvenen, sağlam, ruhsal dengesini yitirmemiş yetişkinler olmak zorundayız. Bu sağlamlığımızın yitirilmesi ve ebeveynler olarak ruhsal kontrolü kaybetme durumlarımız söz konusu olduğunda çocuklar endişemizi sezerler. Bunun sonucu olarak hareketlenir, kuralları delmeye ve rutini bozmaya çalışırlar. Bunu sıkıldıkları için değil; endişeyi fark edip ilgi dağıtmaya çalıştıkları için yaparlar. Özellikle kaygısı yüksek anne-babaların çocukları sunulan rutine uyum sağlamakta daha çok zorlanabilirler. Bu sebeple rutini ve sakinliği korumanın, zihni sakin tutmanın ve mahremiyetin çok önemli olduğu bu dönemde, anne-babanın, evin gündelik rutinini zihninde ve yüreğinde oturtması gerekir. Düşünme süreçlerine çocuğun da eşlik edeceği ancak ihtiyaçlar gözetilerek nihai kararları anne-babanın vereceği bu günlük rutinlerde uyku, yemek saatleri, anne babanın iş ve çocuğun ders saatleri, herkesin eve dair sorumlulukları (çocuklara temizlik, yemek gibi ev işlerinde sorumluluklar vermek iyi olacaktır) vs. gibi konular yer almalıdır. Bu rutinlerin uygulanabilmesi için ailenin birbirini motive etmesi kolaylaştırıcı olacaktır. Bu motivasyon kaynakları her aileye özel ve biriciktir. Evdeki herkesin kendi sorumluluklarını bitirdiğinde birlikte izlenecek bir film ya da zorlu geçecek bir günün sabahında güne başlamayı kolaylaştıracak krep kokusu sözü geçen motivasyon kaynaklarına örnek olabilir.

Günlük rutinlerde yer verilmesi faydalı olacak bir diğer konu da günde yarım saat gibi kısa süreli bile olsa aile fertlerinin kendilerine yalnız kalabilecekleri bireysel zamanlar ve alanlar yaratmalarıdır. Bu sürelerde kişilerin kendilerine ruhsal anlamda iyi gelen şeyleri yapmaları ruhsal iyilik halinin sürdürülebilmesi için yardımcı olacaktır.

Evde ama İşte:Bununla birlikte evde çalışmak zorunda olan anne-babaların kendi çerçevelerini belirlemeleri faydalı olacaktır. Kendi sınırlarımızı oluşturmadan çocuklardan bunu içselleştirmelerini beklememiz işe yaramayacaktır. Bu doğrultuda evin her yerinde çalışmak yerine kendimize belli çalışma alanı belirlemek, sürekli kulaklıkla gezmek yerine çalışma saatlerini organize etmek, önemli bir görüşmeye başlamadan çocukları konuyla ilgili bilgilendirmek ve ne kadar süreceğini belirtmek zamanla çocukların bu düzene alışmalarını kolaylaştıracaktır.

Çocukların Özerk Alan İhtiyacı: Bu dönemde bir diğer önemli konu da çocukların özerklik ihtiyaçları. Çocukların da biz yetişkinler gibi özerkliklerini korumaya ve hatırlamaya ihtiyaç duyabileceklerini ve online ders saatlerinin bunu hatırlatıcı işlevini unutmamak gerekir. Bu sebeple özellikle ders saatlerinde kulaklık takmalarını sağlamak, bir yetişkine ihtiyaç olmadığı durumlarda uzaklaşmak iyi olacaktır. Bu sayede çocuklar anne-babalarını bir parça dışarıda bırakıp kendi sosyal alanlarına girebiliyor olacaklar. Diğer taraftan anne-babaların sınıftaki diğer çocukların ders sırasındaki tutum ve davranışlarını görüyor olmasının önüne geçebilmek için de ebeveynlerin çocuğun sosyal ortamıyla aralarına sınırı koyuyor olmaları gerekir. Bununla birlikte ders dışında arkadaşlarıyla kendi aralarındaki konuşmalarda da yine aynı mesafeyi korumak, uyarılması, müdahale edilmesi gereken durumlar için baş başa kalmayı beklemek ve karşı tarafın (çocuğun arkadaşlarının) bu uyarıları duymadığından emin olmak çocuğun mahremiyeti açısından faydalı olacaktır.

Kardeş Çatışmaları:Normal rutinlerinde problem yaşamayan kardeşlerin bile bu dönemde hareket ve özerklik alanlarının sınırlanması ve düzen değişiklikleri gibi sebeplerle ilişkisel zorluklar yaşayabildiğini görüyoruz. Kardeş çatışmalarını çözerken anne-babaların sınırlarını korumaları, avukat ya da hâkim rolü üstlenmemeleri, çocuklardan birini ya da bir durumu savunmaktan imtina etmeleri, her iki tarafı da dinlemeleri ve çocukları kendi çözümlerini bulmaları için teşvik etmeleri olası sonuçları hafifletecektir.

Yeme ve Uyku Düzeni Değişimleri: Bu dönemde çocuklar bir takım stres tepkileri gösterebilirler. Huzursuzluk, huysuzluk, iştahsızlık, uyku ve yeme problemleri gibi tepkileri içinde bulunduğumuz dönemin belirsizliği ve çocukların sosyal ortamlarında uzaklaşmalarına bağlayabileceğimiz gibi özellikle uykuda meydana gelen değişimler için ekran sürelerini sınırlandırmak faydalı olacaktır. Uykuya dalmak ve sürdürmekte zorlanan çocuklara bu süreçte destek vermek gereklidir. Ekran sürelerini sınırlandırmak, ihtiyaç duyduğunda çocuğun yanına uzanmak, sarılmak güven verici olacaktır; ancak bunun tersine yemek konusunda çocuklar özgür bırakılmalıdır. Yedikleri miktarlar ve iştah konularında bu dönemde ve mümkünse hiçbir dönemde tartışma yaşamamak, anne-babaların çocuklarının kendi sınırlarını belirleyebilmesine duyduğu güveni sembolize edecektir.

Uzm. Psk. Ayşegül Kejanlı
Psikolojik Danışman
KALEV Eğitim Kurumları

Share